18 Mart 2009 Çarşamba

HANIMELLER BAKS GEÇİDİ

Geçtiğimiz gün dağıtılan ve Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’ın tekrar işbaşına geldiğinde yapmayı planladığı icraatlarını içeren broşürü incelediğimde bu icraatların içinde en çok ilgimi Hanımeller Okulu yanına yapılacak Baks geçit projesinin çektiğini ifade etmeliyim.Bu proje gerçekleştiği takdirde en çok kendi mahallem bundan faydalanacağı için sanıyorum bu proje benim ilgimi daha fazla çekti.

Hanımeller Okulunu Kırıkkale de bir çok insan bilir .Ancak ben yinede tarif edeyim. Çünkü bu okulun ve yerin konumunu iyi bilmeyenler buraya Baks geçit yapmaya ne gerek var diyebileceklerdir.

Çarşamba pazarından yukarıya doğru ,yani Ankara-Samsun karayoluna doğru çıktığınızda karayoluna sırtını dayamış vaziyette yapılmış bu okulun adı Hanımeller İlköğretim okuludur. İşte bu Baks geçit in girişi okulun sağ üst tarafından başlayacak. Ve yapılıp bitirildiği takdirde de Çarşamba pazarını yani Rauf Denktaş Bulvarını eski adıyla Deli Osman Camiini ve Kaletepe mahallesini birbirine bağlıyacak çok önemli bir alt geçit olacak

Şehircilik ve onun sorunlarından söz edilirken çoğu zaman şehrin merkezi yerlerindeki yığılma ve bu yığılmanın nasıl önleneceğini konuşuruz. Bir Üniversitenin Şehir Planlaması bölümünde okuyan bir öğrenciye “Git bir şehire ve o şehirde merkeze yığılmaya örnek olabilecek caddelerin fotoğrafını ve planını gösteren bir ödev hazırla getir !” deseler , herhalde o öğrenci Kırıkkale deki Bankalar Caddesi.ve Zafer Caddesinin fotoğraflarını çekerek okuluna ödev olarak götürürdü.

Evet..Çarşamba pazarının bittiği ve Kaletepe mahallesine dayanan tam bu noktaya yapılacak bir alt geçit ,şehir merkezindeki ticari sıkışıklığı giderecek yada belki ekonomik kriz ortamında ticari ortama daha ucuz kiraya sahip işyerlerinin oluşumunu tetikleyici bir unsur olabilecektir.Bu bahsettiğim gelişme elbette daha uzun vadede olabilecek bir gelişmedir Ancak kısa vadede gerçekleşecek olanı, kuşkusuz trafiğin rahatlaması manasında olacaktır.

Kafanızda daha iyi canlandırabilmek için lütfen şöyle bir düşünün.Hemen hepimiz yıllardır zaman zaman Ankara ya gider geliriz. Mamak taki, Siteler deki,Aydınlıkevler deki şimdiki alt geçitler yapılmadan önce Ankara’ya girdiğinizde Ulus’a, Kızılay’a, yada AŞTİ’ye
kaç dakikada giriyordunuz ? Şimdi kaç dakikada giriyorsunuz? Ankara merkezine araçla gidebilmek için kavşaklarda,yollarda çekilen sıkıntılar,binlerce arabanın araç kuyruğunda beklerken harcadığı benzin ve mazot hem vatandaşın kesesinden hem de Milli Ekonominin bütçesinden gidiyordu.Bu güzergahları kullanan o araçların daha az benzin tüketmesi sonucu bir senedeki benzin tasarrufuyla Ankara ya yapılmış o alt geçitlerin parası şimdiye kadar amorti edilmiştir diye düşünüyorum.

İşte sadece bu açıdan baktığımızda bile Hanımeller yanına yapılacak bir alt geçit sayesinde her gün Ankara-Samsun karayolundan geçen onbinlerce araç düşünüldüğü zaman çok bariz bir şekilde benzin tasarrufu sağlanmış olacak, hem de şehir merkezindeki cazibenin yukarılara kaymasını sağlayarak orta ve uzun vadede merkezdeki ticari alan sıkışıklığını gidermeye katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Yunus PEHLİVANLI
71kale.blogspot.com

12 Mart 2009 Perşembe

BU BİR YOLSUZLUK YAZISI DEĞİLDİR

Türkiye’nin çok değerli Şairi Üstad Abdurrahim KARAKOÇ’tan peşinen özür dileyerek şiirinin bir tek mısrasında küçük bir değişiklikle (Eğri Öğüt) şiirinden 2 kıtayı sizlerle paylaşarak yazıya giriş yapmak istedim.
“Bilinmez düşman kim,dost hangi safta;
Hisler piyasada,akıllar rafta.
Yapışır alnına bir başka yafta;
(Fatura yolsuzluğundan) sakın söz etme.
// // //
Konuşmak istersen,Hanya’dan konuş;
İkinci,üçüncü dünyadan konuş;
Kore’den,Küba’dan,Kenya’dan konuş
Hep”dışa dönük” ol,içten söz etme.”

Evet…bende Üstadın Öğüdünü tutarak bu hafta yerel gündemde aslında manşette olması gereken ama gündemden düşürülmesi istenen konuya girmeyerek Ulusal Savunmayla ilgili çeşitli kaynaklardan derlediğim bazı bilgileri sizlerle paylaşacağım.

SAVUNMA SANAAYİMİZDEKİ GÜZEL GELİŞMELER

Dünyadaki ve Türkiye’deki -Silah Karşıtı Dernekler- her ne kadar silahlanmaya karşı çıksalar da tüm dünyada en fakirinden en zenginine kadar her ülke ekonomik güçleri oranında silahlanma yarışından geri kalmamaya çalışırlar.
Hele hele; ülkenizin toprakları verimli ise,ülkeniz sınırlarında petrol yada bu değerde bazı madenler çıkıyorsa,herkesin imreneceği oranda bir su kaynağına sahipseniz yada ülkenizin jeopolitik bir konumu varsa mutlaka silahlanmaya önem vermek zorundasınız.
Böyle zenginliklere sahip bir ülkeye sahipseniz şayet; siz dünya gibi acımasız büyük bir ormanda bir döner tezgahından dışarıya nefis döner kokuları yayan bir lokantanın sahibi olduğunuzu düşünerek ve dışarıda da bu dönerin tadına bakmak isteyen yada bu döner tezgahını tümüyle kapıp kaçmak isteyen,sırtlanların,akbabaların,çakalların ve aslanların var olduğunu bilecek ve işte o zaman silahın ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayacaksınız.
Ancak burada elbette aslolan ; bu zenginliklerinizin varlığını ve değerini önceden bilerek, önceden alınması gereken tedbirleri ve savunma stratejilerini belirlemek ve bu hedefe ulaşmak için, gerekirse tüm vatandaşlar olarak, maddi fedakarlık da dahil, her fedakarlığa katlanmak gerekir.
Elimizde bir demet kır çiçeğiyle düşmanla savaşamayacağımıza göre,stratejik konumlu bir ülke olarak elbette son sistem savunma sanayine ve silahlarına sahip olmalıyız.Bu manada İlk Türk Helikopteri olacak ve projesi İTÜ’de gerçekleştirilen 2010’da ilk deneme uçuşunu yapacak-ARIKOPTER- projesi haberi,
ASELSAN tarafından üretilen;hedef bulan,mayını bularak uzaktan imha edebilen,hem radar hem de canlı yayın yapma görevini yerine getirebilen özellikle PKK’yla mücadelede son derece işe yarayabilecek-İZCİ- aracının üretim haberi,
TSK’nın envanterinde bulunduğu bildirilen ve menzili 250 km’ye kadar çıkarılabilen balistik füzelerin varlığı haberi,TÜBİTAK tarafından üretilip NATO’ya satılan 600 adet kripto cihazı haberi, ve yine F-16’larımızda bulunan lazer güdümlü mühimmatlar ile bu uçaklara yerli teknoloji kullanılarak kızıl ötesi gece hedef bulma sistemleri takılmış olması ve PKK’yla gece mücadelesinde daha verimli sonuçlar alınması, ayrıca MKE ile TÜBİTAK’ın ortaklaşa gerçekleştireceği Sığınak ve mağaralar için üretilecek Sığınak bombaları projesi haberi ve en son olarak ta Diyarbakır da bulunan yıllık 16 milyon varil kapasiteli petrol haberi Ülkemiz adına ekonomimiz ve milli savunmadaki başarılarımız adına güzel haberler.Bu konuya devam etmek dileğiyle.

Yunus PEHLİVANLI
71kale.blogspot.com

6 Mart 2009 Cuma

BİLKENT VE KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ

2008 Nisan ayında Bilkent Üniversitesi öğrencilerinden 30 kişilik bir grup “Demiryolu Hattı Destek Projesi” kapsamında Balışeyh Şehit Gazi Gürsoy İlköğretim Okuluna gelmişlerdi.Bu pırıl pırıl Üniversite öğrencilerinin heyecanlarına ve gayretli çalışmalarının bir bölümüne bende şahit olmuştum.
30 tane Bilkent öğrencisi bir-Sosyal Sorumluluk Projesi- olarak hazırladıkları bu projeyle Demiryollarına çok yakın olan yerlerdeki okulları kendilerine hedef seçiyorlar ve bu okullarda kendi okudukları bölümlerde öğrendiklerini ilköğretim öğrencileriyle paylaşıyorlardı.Bu 30 tane üniversite öğrencisi 3 gün boyunca Balışeyhteki ilköğretim öğrencilerine kil minyatür,ebru yapımı,müzik,resim yapımı üzerine ders verdiler.Hatta derstende öte onlara ufuk çizdiler,iletişim kurmayı,paylaşmayı öğrettiler.
ODTÜ ve Gazi Üniversitesi öğrencilerinin destek ve katkılarıylada o çocuklara Halkoyunları kursu vererek eğlenerekte öğrenilebileceğini öğrettiler.Bilkent öğrencileri getirdikleri kitapları o çocuklara dağıtarak kitap okumaya özendirdiler.O kitaptan bir tanesinide ben okuduğum için rahatlıkla söylüyebiliyorumki, değişik her hikayede o öğrenciler hayata ait ders alınması gerekecek bir çok şeyi o kitabın penceresinden öğrendiler.
Yine bu proje kapsamında grupta bulunan doktorlar tarafından ilçede bir sağlık taraması gerçekleştirildi.Bu proje kapsamında çalışan Üniversite öğrencileri ilköğretim öğrencileriyle öyle bir iletişim ve bağ kurmuşlardıki üç gün içinde,sanırsınız birbirlerini üç yıldır tanıyor ve biliyorlardı.Evet o küçük öğrenciler öz ağabeylerinden ve öz ablalarından daha kuvvetli bir bağ kurmuşlardı Bilkentli bu 30 gönüllü öğrenciyle.İşte bu nedenlede 3 günün sonunda hepsi birbirine sarıldı ve hüngür hüngür ağlayarak ayrıldı o küçük çocuklar Üniversiteli ağabeylerinden.
Antiparantez; bu 30 üniversite öğrencisi bir fedakarlık örneği daha göstererek 3 gün boyunca DDY’nin bir yataklı vagonunda konaklamak durumunda kalmışlardı.
Pekii…2008 yılında olmuş bu olayı niye hatırlatma gereği duydun derseniz Bu çalışmayı Kırıkkale Üniversitesi öğrencilerine bir kez hatırlatmak ,Bilkent Üniversitesine ve o projede çalışmış öğrencilere bu vesileyle bir kez daha teşekkür ve tebrik etmek maksadıyla bu yazıyı yazma gereği duydum.
Bu yazıyı kaleme almamın ikinci nedeni ise; Kırıkkale Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Toplum Gönüllüleri Grubunun yukarıda bahsettiğim çalışmaya benzer bir projeye hazırlandıklarını basından öğrenmem olmuştur.Toplum Gönüllüleri Grubunu bu projelerinden dolayı kutluyorum.Çünkü, Kırıkkale Üniversitesinden Kırıkkaleye sadece teknolojik ve ekonomik anlamda katkı beklemiyoruz. Sosyal ve kültürel anlamdada katkı bekliyoruz.Bu katkıyı sağlıyacaklarda kuşkusuz en başta bu okulda okuyan öğrencilerdir.
Toplum Gönüllüleri grubu başta olmak üzere Üniversite bünyesinde faaliyet gösteren 26 tane öğrenci klübünün KırıkkaleÜniversitesi için artı bir değer olduğuna inanıyorum.Eğer bu gruplardaki öğrencilere Kırıkkalede ekonomik durumu destek olmaya uygun kurum ve kuruluşlardan destek sağlanırsa bu gruplardaki öğrencilerin Kırıkkaleyede sosyal, kültürel,teknolojik ve kültürel anlamda son derece önemli katkılar sağlıyabileceğine inanıyorum.
Benim bu konuda bu genç arkadaşlara yapabileceğim şudur.Eğer benimle irtibat kurarlarsa onlarla projelerine katkı sağlıyabilecek düşüncelerimi paylaşabilirim.Çünkü bu şehir bizim ve elbette bu Üniversite bizim.
-Not: İrtibat mailim (
yunus.pehlivanli@gmail.com)

Yunus PEHLİVANLI
71kale.blogspot.com