Kırıkkale Milli Eğitim Müdürü Mehmet Peker Öğretmenler ve İdarecilerle yapılan bir toplantıda şunları söylemiş. ”… Kırıkkale’de eğitimde bulunduğumuz yer yeterli değil.Bütün okulların başarı çizelgeleri elimizde mevcuttur.Bir müdürün okulunun başarısındaki etkisi % 50’dir. 3 sene aynı okulda görev yapan bir okul müdürünün çıtası hep düşüyor ve okulunun eğitimi ilerlemiyorsa, o müdürle benim pazarlık etmem lazım.Ya o müdür ya ben giderim…”
Evet…şu son cümleyi okuyunca Milli Eğitim Müdürü Mehmet Peker’i gıyabında alkışladım. Tamam! dedim kendi kendime.( Kırıkkale uzun süredir aradığı müdürü herhalde buldu ) dedim.Sayın Peker’in bu konuşmasını Milli Eğitim camiası nasıl değerlendirir bilmem ama, “Ya başarısız olan müdür gider yada ben giderim ! “ sözü ,çocukları ortaöğretimde okuyan her ailenin hiç itiraz etmeyeceği, hatta Müdür beyi bu sözünden dolayı, sonuna kadar destekleyeceği kuşkusuzdur.
Bu tavır bana göre; bir müdürün maiyetindeki personelini, yada astlarını tehdit etmek değildir.Dayılanmak,efelenmek hiç değildir. Kırıkkaleli velilerin uzunca bir süredir beklediği müdür profilinin ta kendisidir.Sayın Peker’inde ifade ettiği gibi Kırıkkale’de öğrencilerin başarısı Türkiye ortalamasına göre sürekli düşüş gösteren kötü bir grafik sergilemektedir.
2007 yılında Türkiye genelinde Orta Öğretim Öğrencileri için yapılan ve 824.276 öğrencinin katıldığı OKS sınavında birinciliği Burdur,ikinciliği Kırşehir alırken üçüncülüğü ise Eskişehir almış. Bu sınavda 81 ilin arasında Kırıkkale ise ancak Türkçe-Matematikte 40.sıraya, Matematik-Fen de ise 39.sıraya girebilmiştir.
Yani kısaca; Kırıkkale 2007 yılındaki OKS sınavı sonuçlarına göre 81 ilin içerisinde ancak 40.sıraya girerek çok kötü bir performans göstermiştir.Elbette bu sonucun alınmasında büyük pay öğrencilere aittir.Ancak ben, Türkiye sıralamasında 2.sıraya girmiş Kırşehirli, 4.sıraya girmiş Nevşehirli, 5.sıraya girmiş Edirneli öğrencilerin zeka seviyelerinin,Kırıkkaleli öğrencilerin zeka seviyelerinden yüksek olduğuna inanmıyorum.Bir an evvel Kırıkkale’deki öğretmenlerimizin ve okul müdürlerinin bu sorunu kendilerine dert edinerek, bu konuda ne yapılırsa öğrencilerimizin başarı çıtasının yükseltilebileceğini planlamaları ve buna göre hemen çalışmaya başlamaları gerektiğine inanıyorum.
Aslında , Milli Eğitim Müdürüne yukarıdaki sözü söylettirmeden, şimdiye kadar Kırıkkale’deki okul müdürleri ve öğretmenlerimizin kendiliklerinden böyle bir çalışmaya çoktan başlamış olmaları gerekirdi.Elbette okullarımızda bu meseleyi kendine dert edinerek çalışan müdür ve öğretmenlerimizde vardır ben onları tenzih ediyorum.
“Başarılı olmayan idareci, o koltuğundan bir an evvel gitmeli ! “ uyarısının sadece Milli Eğitim için değil; Sağlık,Emniyet,Turizm,Özel İdare,Tarım,Bayındırlık,Sosyal Hizmetler,Spor İl Müdürlüğü ve tüm kamu kurum ve kuruluşların dada yapılması gerekir diye düşünüyorum.Tekraren ve özetle Milli Eğitim Müdürünün ”Başarılı Olmayan Gitmeli” sözü bir tehdit değil Kırıkkale’deki eğitim seviyesinin yükseltilmesi adına çok olumlu ve yerinde bir uyarıdır.Bir İl Müdürü kendi kurumununun rehavet içinde olduğunu tespit ediyorsa eğer, o müdür de kendi kurumuna bir an evvel böyle bir uyarıyı yapmalıdır.Bu girişimin sonunda Kırıkkale’nin her alanda başarı grafiğinin yükselmesinden dolayıda kimsenin şikayetçi olacağını sanmıyorum.Aksine bu söz ve bu tavrı Kırıkkaleliler teşekkürle takdir edecektir.
Yunus PEHLİVANLI
24 Nisan 2009 Cuma
16 Nisan 2009 Perşembe
KİM KAYBETTİ KİM KAZANDI ?
Seçim zor işmiş.Aday olmak zor işmiş.Daha doğrusu aday adaylığı süreci bayağı zor ve insana bir çok siyasi tecrübeyi kısa zamanda kazandıran bir süreçmiş.
Seçim kampanyası ondan daha zor bir dönemmiş. Özellikle küçük ilçe ve beldelerde ,bazı seçmenlerin , kendisini adeta o köyün ağası gibi farz ederek afra tafra yaptığı, başkan adaylarına nazlandığı, onların kendisine ilgisinin biraz azaldığını zannettiği zamanda ,hemen küsüp gittiği bir dönemmiş, bu seçim zamanı.
Seçimlerde elbette bir oy da çok önemlidir.Ancak kendinden başka oyu bile olmayan, hatta kendi hanımına bile kendi dediği partiye oy verdiremeyecek bir çok insanın, ortalıkta kasılıp öğünerek;( Cebimde 50 oyum var yada daha üfürükçüyse 150 oyum) var diye, adaylara duyuru yaparak piyasayı kızıştıran,seyyar pazarlamacı tipindeki insanların, bolca bulunduğu bir süreçmiş, bu seçim zamanı .
Bazı insanların liste başı olmasını bırakın ,listeye girmesi bile hiç şık değilken bunların listeye girmesini sağlayan parti baronları tarafından listelerdeki sıraların liyakate ve adalete riayet edilmeden işgal ettirildiği, yağmalandığı bir süreçmiş bu seçim zamanı.
Seçimden bir gün önce; (A) partisinin başkan adayına oyunu vereceğini yemin şart ederek bildiren, ancak oy verme kabininin arkasına girince (B) partisinin adayına oyunu verip bunu ispat etmek içinde cep telefonunun kamerasına kaydederek karşı partililere izlettirip daha önce ettiği yemini, verdiği sözleri reddeden, hainlerin ve döneklerin bolca bulunduğu bir dönemmiş bu seçim zamanı.
Oyunu kutsal belleyip tercihini yaparken ; kendisine kim iyi hizmet sundu ise o partiyi ve o adayı tercih eden seçmenlerin yanı sıra, yapılmış hizmetleri görmezden gelip,hatta ;( hiçbir hizmet yapmadı) diyerek yada (bana ne hizmetten benim evimin önü isterse çamur olsun bana ne asfalttan ,bana ne kilit parkeden,parklardan,sosyal tesislerden …) diyerek sülalecilik mantığıyla köycülük mantığıyla ( seçilecek başkan tek bizim köyden seçilsin de isterse odundan seçilsin ) gibi çok çağdaş!!!! bir anlayışla siyasi tercihini kullanan seçmen sayısının hiçte az olmadığı bir dönemmiş bu seçim süreci.
XYZ partisinden il genele ,belediye meclisine aday olduğu halde kendi partisinin belediye başkanına kendisinin bile oy vermediği hatta çok yakın tanıdıklarına bile;( bana oy verin ama başkanımıza sakın oy vermeyin ) diyebildiği siyasi travestiliğin gırla gittiği bir süreçmiş bu seçim zamanı.
Şu anda kim kazandı kim kaybetti ? derseniz.Üstad Abdurrahim Karakoç’un aşağıdaki üç kıta şiirini okuyup siz karar verin derim.
İNCİTME
“ Burdayım de ararlarsa / Doğru söyle sorarlarsa / Tabutuna sararlarsa / Bayrak senden incinmesin.
İl göçsün göçtüğün vakit / Yol yansın geçtiğin vakit / Suyundan içtiğin vakit / Irmak senden incinmesin
Gölgesinde otur ama / Yaprak senden incinmesin / Temizlende gir mezara / Toprak senden incinmesin.”
Evet… Karakoç’un bu şiirini okuyunca onbinlerin omzunda, milyonlarca insanın gözyaşlarıyla ebediyete intikal eden Muhsin Yazıcıoğlu’mu kaybetmiştir ? Yoksa zübükçe numaralarla, hainlikle,siyasi travestilikle bir makamı elde etmiş yada Brütüslükte kendinden aşağı kalmamış çete arkadaşlarının bir makam elde etmesini sağlamış ( BAZI SİYASETÇİLER’Mİ ) kazanmıştır ?...sizce.
Yunus PEHLİVANLI
71kale.blogspot.com
Seçim kampanyası ondan daha zor bir dönemmiş. Özellikle küçük ilçe ve beldelerde ,bazı seçmenlerin , kendisini adeta o köyün ağası gibi farz ederek afra tafra yaptığı, başkan adaylarına nazlandığı, onların kendisine ilgisinin biraz azaldığını zannettiği zamanda ,hemen küsüp gittiği bir dönemmiş, bu seçim zamanı.
Seçimlerde elbette bir oy da çok önemlidir.Ancak kendinden başka oyu bile olmayan, hatta kendi hanımına bile kendi dediği partiye oy verdiremeyecek bir çok insanın, ortalıkta kasılıp öğünerek;( Cebimde 50 oyum var yada daha üfürükçüyse 150 oyum) var diye, adaylara duyuru yaparak piyasayı kızıştıran,seyyar pazarlamacı tipindeki insanların, bolca bulunduğu bir süreçmiş, bu seçim zamanı .
Bazı insanların liste başı olmasını bırakın ,listeye girmesi bile hiç şık değilken bunların listeye girmesini sağlayan parti baronları tarafından listelerdeki sıraların liyakate ve adalete riayet edilmeden işgal ettirildiği, yağmalandığı bir süreçmiş bu seçim zamanı.
Seçimden bir gün önce; (A) partisinin başkan adayına oyunu vereceğini yemin şart ederek bildiren, ancak oy verme kabininin arkasına girince (B) partisinin adayına oyunu verip bunu ispat etmek içinde cep telefonunun kamerasına kaydederek karşı partililere izlettirip daha önce ettiği yemini, verdiği sözleri reddeden, hainlerin ve döneklerin bolca bulunduğu bir dönemmiş bu seçim zamanı.
Oyunu kutsal belleyip tercihini yaparken ; kendisine kim iyi hizmet sundu ise o partiyi ve o adayı tercih eden seçmenlerin yanı sıra, yapılmış hizmetleri görmezden gelip,hatta ;( hiçbir hizmet yapmadı) diyerek yada (bana ne hizmetten benim evimin önü isterse çamur olsun bana ne asfalttan ,bana ne kilit parkeden,parklardan,sosyal tesislerden …) diyerek sülalecilik mantığıyla köycülük mantığıyla ( seçilecek başkan tek bizim köyden seçilsin de isterse odundan seçilsin ) gibi çok çağdaş!!!! bir anlayışla siyasi tercihini kullanan seçmen sayısının hiçte az olmadığı bir dönemmiş bu seçim süreci.
XYZ partisinden il genele ,belediye meclisine aday olduğu halde kendi partisinin belediye başkanına kendisinin bile oy vermediği hatta çok yakın tanıdıklarına bile;( bana oy verin ama başkanımıza sakın oy vermeyin ) diyebildiği siyasi travestiliğin gırla gittiği bir süreçmiş bu seçim zamanı.
Şu anda kim kazandı kim kaybetti ? derseniz.Üstad Abdurrahim Karakoç’un aşağıdaki üç kıta şiirini okuyup siz karar verin derim.
İNCİTME
“ Burdayım de ararlarsa / Doğru söyle sorarlarsa / Tabutuna sararlarsa / Bayrak senden incinmesin.
İl göçsün göçtüğün vakit / Yol yansın geçtiğin vakit / Suyundan içtiğin vakit / Irmak senden incinmesin
Gölgesinde otur ama / Yaprak senden incinmesin / Temizlende gir mezara / Toprak senden incinmesin.”
Evet… Karakoç’un bu şiirini okuyunca onbinlerin omzunda, milyonlarca insanın gözyaşlarıyla ebediyete intikal eden Muhsin Yazıcıoğlu’mu kaybetmiştir ? Yoksa zübükçe numaralarla, hainlikle,siyasi travestilikle bir makamı elde etmiş yada Brütüslükte kendinden aşağı kalmamış çete arkadaşlarının bir makam elde etmesini sağlamış ( BAZI SİYASETÇİLER’Mİ ) kazanmıştır ?...sizce.
Yunus PEHLİVANLI
71kale.blogspot.com
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)