16 Nisan 2009 Perşembe

KİM KAYBETTİ KİM KAZANDI ?

Seçim zor işmiş.Aday olmak zor işmiş.Daha doğrusu aday adaylığı süreci bayağı zor ve insana bir çok siyasi tecrübeyi kısa zamanda kazandıran bir süreçmiş.

Seçim kampanyası ondan daha zor bir dönemmiş. Özellikle küçük ilçe ve beldelerde ,bazı seçmenlerin , kendisini adeta o köyün ağası gibi farz ederek afra tafra yaptığı, başkan adaylarına nazlandığı, onların kendisine ilgisinin biraz azaldığını zannettiği zamanda ,hemen küsüp gittiği bir dönemmiş, bu seçim zamanı.

Seçimlerde elbette bir oy da çok önemlidir.Ancak kendinden başka oyu bile olmayan, hatta kendi hanımına bile kendi dediği partiye oy verdiremeyecek bir çok insanın, ortalıkta kasılıp öğünerek;( Cebimde 50 oyum var yada daha üfürükçüyse 150 oyum) var diye, adaylara duyuru yaparak piyasayı kızıştıran,seyyar pazarlamacı tipindeki insanların, bolca bulunduğu bir süreçmiş, bu seçim zamanı .

Bazı insanların liste başı olmasını bırakın ,listeye girmesi bile hiç şık değilken bunların listeye girmesini sağlayan parti baronları tarafından listelerdeki sıraların liyakate ve adalete riayet edilmeden işgal ettirildiği, yağmalandığı bir süreçmiş bu seçim zamanı.

Seçimden bir gün önce; (A) partisinin başkan adayına oyunu vereceğini yemin şart ederek bildiren, ancak oy verme kabininin arkasına girince (B) partisinin adayına oyunu verip bunu ispat etmek içinde cep telefonunun kamerasına kaydederek karşı partililere izlettirip daha önce ettiği yemini, verdiği sözleri reddeden, hainlerin ve döneklerin bolca bulunduğu bir dönemmiş bu seçim zamanı.

Oyunu kutsal belleyip tercihini yaparken ; kendisine kim iyi hizmet sundu ise o partiyi ve o adayı tercih eden seçmenlerin yanı sıra, yapılmış hizmetleri görmezden gelip,hatta ;( hiçbir hizmet yapmadı) diyerek yada (bana ne hizmetten benim evimin önü isterse çamur olsun bana ne asfalttan ,bana ne kilit parkeden,parklardan,sosyal tesislerden …) diyerek sülalecilik mantığıyla köycülük mantığıyla ( seçilecek başkan tek bizim köyden seçilsin de isterse odundan seçilsin ) gibi çok çağdaş!!!! bir anlayışla siyasi tercihini kullanan seçmen sayısının hiçte az olmadığı bir dönemmiş bu seçim süreci.

XYZ partisinden il genele ,belediye meclisine aday olduğu halde kendi partisinin belediye başkanına kendisinin bile oy vermediği hatta çok yakın tanıdıklarına bile;( bana oy verin ama başkanımıza sakın oy vermeyin ) diyebildiği siyasi travestiliğin gırla gittiği bir süreçmiş bu seçim zamanı.

Şu anda kim kazandı kim kaybetti ? derseniz.Üstad Abdurrahim Karakoç’un aşağıdaki üç kıta şiirini okuyup siz karar verin derim.
İNCİTME
“ Burdayım de ararlarsa / Doğru söyle sorarlarsa / Tabutuna sararlarsa / Bayrak senden incinmesin.
İl göçsün göçtüğün vakit / Yol yansın geçtiğin vakit / Suyundan içtiğin vakit / Irmak senden incinmesin
Gölgesinde otur ama / Yaprak senden incinmesin / Temizlende gir mezara / Toprak senden incinmesin.”
Evet… Karakoç’un bu şiirini okuyunca onbinlerin omzunda, milyonlarca insanın gözyaşlarıyla ebediyete intikal eden Muhsin Yazıcıoğlu’mu kaybetmiştir ? Yoksa zübükçe numaralarla, hainlikle,siyasi travestilikle bir makamı elde etmiş yada Brütüslükte kendinden aşağı kalmamış çete arkadaşlarının bir makam elde etmesini sağlamış ( BAZI SİYASETÇİLER’Mİ ) kazanmıştır ?...sizce.

Yunus PEHLİVANLI

71kale.blogspot.com

Hiç yorum yok: