
Uzunca bir aradan sonra -yeniden merhaba -diyerek yazıma başlamak istiyorum.Pekii.. Kırıkkale Üniversitesi ile Ak Parti Genel Merkezince geçtiğimiz hafta Kırıkkalede düzenlenen Siyaset Akademisi kursunun ne alakası var diyebilirsiniz.Yazının ilerleyen kısımlarında nasıl bağ kurduğumu ve Üniversitelerin bir şehir için bir ülke için her açıdan aslında ne kadar önemli olduğunu Siyaset Akademisindeki konuşmacının yaptığı değerlendirmeyi dinledikten sonra bir kez daha anladığım için yazıya böyle bir başlık atarak başlamak istedim.
Siyaset Akademisi Koordinatörü Ercan Demirci :’’Karşınızdaki insanlar size , bana siyaset yapma deyince (bana yalan söyleme) dediğini anlıyorsak yani Türkiyede siyasetçi eşittir yalancıyı anlıyorsak veya böyle anlaşılıyorsa vay halimize demektir’’ sözleriyle başladığı konferansına şu tespitlerle devam etti.
‘’ Türkiyede siyasetin ve siyasetçinin kalitesizliğinden bahsediliyorsa bu birazda bizden ve siyaset yapan insanların eğitim seviyesinin çok ta fazla yüksek olmamasından kaynaklanmaktadır. Ülkemizde yapılan istatistiğe göre okuryazar oranımız %94 olarak görülmekte ancak bu %94 oran incelendiğinde okur-yazar oranının ortalamasını ilkokul dörtten ayrılan insanların oluşturduğu tespit edilmektedir.
70 milyonluk Türkiyede toplam 130 üniversite bulunurken 300 milyonluk Amerikada özel ve devlet üniversiteleride dahil 4000 üniversitenin varlığı biliniyor. Hal böyle olunca Amerikadaki okur-yazar oranındaki çoğunluğu lise ve üniversite mezunları oluştururken Türkiyedeki okur-yazar oranındaki ortalamayı ilkokul dörtten ayrılma insanlar oluşturmakta’’
. Siyaset Akademisi Koordinatörü Ercan Demirci ülkemizdeki siyasetin kalitesinin neden istenilen seviyeye yükseltilemediğini ise aşağıda yaptığı kıyaslama ile açıklıyordu:
“Şu anda 70 milyon nüfuslu ülkemizde 81 tane siyasal parti bulunurken ,300 milyon nüfuslu Amerikada Cumhuriyetçileri ve Demokratları temsil eden 2 parti bulunmakta dır.Yine ülkemizdeki siyasi partileri strateji anlamında bilgi , birikim,finans ve proje anlamında besleyen 3-4 tane kurum ve kuruluş varken, Amerikada bu 2 tane partiyi strateji,bilgi,finans ve proje konusunda destekleyen 14 bin tane evet tam 14 bin tane kurumun varlığından sözedilyor.Bu 14 bin tane vakıf ,dernek ve think-tank kuruluşlarında çalışanların hepsinin üniversite mezunu olduğu ve en az 2-3 yabancı dil bildiği, bu uzmanlar tarafından hazırlanan raporlar ve stratejik planların Amerikanın ulusal siyasetine yön verdiği biliniyor.”
Türkiyede 81 parti Amerikada 2 parti.Türkiyede devlet tarafından kurulan CHP yi saymazsak kurulmuş partilerin en yaşlısının 25 yaşındaki ANAP olduğunu, Amerikadaki 2 partinin ise 200 yaşında olduğunu duyduğumuz ve öğrendiğimiz zaman ülkemizdeki partilerin ve siyasetin niteliğinin neden yükseltilemediğini biraz daha iyi anlıyoruz.
Kendisine bir hasta emanet edilen bir doktorun uzman olması için yaklaşık 12 sene çalışması gerekirken, kendisine onbinlerce yüzbinlerce insanı yönetmesi için başkanlık koltuğu teslim edilen bir siyasetçinin ilkokul mezunu olması yeterli olabilmektedir.
Ercan Demirci beyin kendisiyle görüşen Riyotta isimli Japondan bahsederek bu yazıyı noktalamaya çalışacağım.Riyotta bir Üniversite mezunu ve yukarıda bahsedilen Amerikadaki partilere rapor ve strateji sunan 14 bin tane kurumdan bir tanesinde çalışıyor.Japon Riyotta çok iyi derecede Türkçe biliyor.Ayrıca Kürtçe,Arapça,Farsça ve Osmanlıca yazmaları okuyup tercüme edebilecek kadar Osmanlıca biliyor.Ve Türkiyeye gelmiş Saidi Nursinin Öğretisinin Doğu ve Güneydoğudaki tesiri üzerine bir rapor hazırlıyor.
Evet…bizler kendi aramızda parti rozetini çarşafın üstünemi takalım başörtüsünün kenarınamı gibi Zübükzade politikalarla oy kapmıya çalışırken ve bu gibi ucuz numaralarla günü kurtararak siyaset yaptığımızı zannederken,kendi aramızda didişirken,Amerikada ki 2 partiye rapor ve strateji sunan ve 5 dil bilen Riyottalar ,Türkiyenin sosyolojikve stratejik kodlarını Amerikan siyasetinin emrine sunuyor.Ve Riyotta gibilerin hazırladığı bu raporlarla Bush,lar Obama lar Büyük Ortadoğu Projesini ve Medeniyetler İttifakı Projelerini oluşturarak dünyaya dayatıyor.Pekii…ne alakası var tüm bunların Kırıkkale Üniversitesiyle diyebilirsiniz.Yukarıda örneğini verdiğim Riyottaların Kırıkkalede ve Türkiyede çoğalabilmesinin yolu Kırıkkale Üniversitesi başta olmak üzere ülkemizdeki diğer Üniversitelerinden geçmektedir.Ülkemizde okur yazar oranı %94 müş iyi güzel.Ama gönül istiyorki bu %94 ün %90 ını üniversitelilerden oluşsun ve bizim ülkemizdede Riyottalar çoğalsın.
Ve gönül istiyorki Riyotta gibi adamlar Türkiye siyasetinde Kırıkkale siyasetinde var olsunlar. Yada bizdede var ama az diyorsak bunlardan yüzlerce binlerce olsun ve çoğalsın.Çünkü tüm dünya olduğu gibi ülkemizde çok tarihi çok stratejik ve çok tehlikeli bir siyasal süreçten geçiyor.Onun için bir değil binlerce Riyotta kafalı insanlara ihtiyacımız var.
Yunus PEHLİVANLI
71kale.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder