Bir Bilge kişiye bir çocuk gelir ve ona: “Bana lütfen hayatın hakikatini öğretirmisiniz ?” der.Bilge kişi:”Hayatın hakikatini öğrenmeyi çokmu istiyorsun? “ der çocuğa.Yine evet cevabını alınca, çocuktan su dolu bir kova getirmesini ister.Ve su dolu kovanın içine o çocuğun kafasını sokarak kafasınada üsten bastırır.Çocuk havasızlıktan çırpınmaya başlar. Ve bir süre sonra çocuğun çırpınmaları kesilir. Artık çocuğun ölmesine tek bir nefeslik süre kalınca Bilge kişi çocuğun kafasını kovadan çıkarır.Çocuk kafasını kovadan çıkarır çıkarmaz son derece uzun ve adeta boğazını yırtarcasına hızlı bir şekilde derin bir nefes alır.
Bilge kişi ona şöyle der:” Evladım hayatın hakikatini öğrenmeyi eğer bu son nefesi almayı istediğin kadar istersen öğrenirsin”
Evet… bu kıssayı bize Siyaset Akademisi kursunda nakleden Prof. Naci Bostancı :” EĞER SİZLERDE SİYASET YAPMAYI BU ÇOCUĞUN SON NEFESİ ALMAK İSTEDİĞİ KADAR ÇOK İSTERSENİZ VE BEDELİNİDE ÖDEMEYE HAZIRSANIZ SİYASETİ EN GÜZEL ŞEKLİYLE YAPARSINIZ” dedi ve devam etti;
“Hz.Süleyman döneminde iki tane kadın bir çocuğa ( bu çocuk benim) diye sahip çıkarlar.Aralarında anlaşamayınca hakemlik yapması için Hz.Süleymana müraacat ederler. Hz.Süleyman iki anneyide dinler ve;” Ben adaletli bir peygamber olarak bu çocuğu ikiye bölerek eşitçe paylaştıracağım” der.Çocuğun gerçek annesi olmayan kadın “Tamam ben bu karara katılıyorum çocuk ikiye bölünsün ve yeterki yarısı benim olsun” der. Hz.Süleyman tam kılıcıyla çocuğu ikiye bölmeye hazırlanırken gerçek anne dayanamaz ve “Durun !” diye bağırır. Gerçek anne: “ Tamam ! çocuk benim iddiasından vazgeçiyorum.Yeterki çocuğum hayatta olsun onun yaşadığını bileyim yeter” der.
Bu kıssayıda -Türkiyenin Siyasi ve İdari Yapısı- konulu ders arasında bizlere Sayın Bostancı nakletti ve devamında: ”İşte insanoğlunu ve onun şahsi hırslarını –çocuğu ikiye bölelim- diyen anne temsil etmektedir.Bizde bu anne gibi siyaset yaparsak (ya benim olmalı yoksa başkasınında olmasın ) noktasına geliriz. Özelliklede ; –“Alacağımız bir kararda benim ülkem kaybedeceğine tek partim kaybetsin ama ülkem kaybetmesin” – diyen Sayın Recep Tayyip Erdoğanın Genel Başkanı olduğu Ak Partide siyaset yapacaksak sonunda kişisel kayıbımız olsa bile siyasetin soylu tarafında olmalıyız….” diye devam etti .
Evet Ak Parti Genel Merkezi tarafından Türkiyenin 81 ilinde düzenlenen Siyaset Akademisi kursu bitti.Ülkemizin çok değerli yazarları,siyaset ve beden dili uzmanları ile siyaset bilimcileri tarafından verilen dersleri ilgi ile izlediğimi ve son derece faydalandığımı belirtmeliyim.
Türkiyenin Siyasi ve İdari Yapısı,Yerel Yönetimlerin Tarihçesi,Yerel Yönetimler Mevzuatı,Siyasal İletişim ve Seçmen Eğilimleri,AB Sürecinde Türk Belediyeciliği,Belediyelerde Çevre Yönetimi ve Kent Planlaması,Beden Dili ve İletişim Kurma Metodları ve benzeri daha bir çok konuda bizlere bilgi ve deneyimlerini aktaran akademisyen kadroya Ak Parti Genel Merkezine ve Kırıkkale Teşkilatında bu organizasyona emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.Bu kursu kaçıranlarında çok değerli bir imkanı kaçırdıklarına inanıyorum.Hani,” Ak Parti niye büyük parti ? Ak Parti ne yapıyorda siyasi kaliteyi artıyor? Ak Partiye karşı neden bir alternatif üretilemiyor ? diye sürekli soru soranlar ve Ak Partinin tılsımını sürekli merak edenler varya ? İşte onlar bu kursa katılsalar ve anlatılanları dinleselerdi sanırım bu sorularına bu dersler esnasında bir çok cevaplar bulacaklardı.
Yunus PEHLİVANLI
71kale.blogspot.com
23 Aralık 2008 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder