31 Ocak 2009 Cumartesi

DEMEDİM Mİ ?

Oraya gitme demedim mi sana, seni yalnız ben tanırım demedim mi? Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?

Bir gün kızsan bana, alsan başını, yüz bin yıllık yere gitsen, dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?

Demedim mi şu görünene razı olma, demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl, onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi?

Ben bir denizim demedim mi sana? Sen bir balıksın demedim mi? Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın, senin duru denizin ben'im demedim mi?

Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi? Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im, senin kolun kanadın ben'im demedim mi?

Demedim mi yolunu vururlar senin, demedim mi soğuturlar seni. Oysa senin ateşin ben'im, sıcaklığın ben'im demedim mi?

Türlü şeyler derler sana demedim mi? Kötü huylar edinirsin demedim mi? Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi? Yani beni kaybedersin demedim mi?

Söyle, bunları sana hep demedim mi?

Mevlana Celaleddin Rumi

28 Ocak 2009 Çarşamba

KIRIKKALE'YE KAZANDIRILANLAR

Küresel kriz, Ergenekon soruşturmaları ve İsrailin Filistinde yaptığı katliamla ilgili haberler ile 29 Martta yapılacak yerel seçim aday adaylarının kim olacağı tartışmaları tüm Türkiyenin ve elbette Kırıkkaleninde birinci gündem maddeleri oldu ve olmayada devam ediyor.
Türkiyenin genelini ilgilendiren çok önemli olaylar ve haberler medya organlarında yeralmaya başlayınca doğal olarakta yerelde oluşan güzel çalışmalar ve gelişmeler avam tabirle güme gidiyor.İsterseniz en sondan başlıyarak önemli gördüğüm ve Kırıkkale adına direkt yada endirekt başarı ve fayda sağladığına inandığım konuları hatırlatarak tekrar altlarını çizmek istiyorum.Önce güvenlik ve asayiş:
EMNİYETİN SON BAŞARISI
Bir şehir asayiş ve güvenlik noktasında ne kadar güvenilir ise güvenlik noktasında insanlar kendilerini ne kadar güvende hissediyorlar ise ve hele güvenli şehir olduğunuz bazı istatistiklerle ne kadar iyi teyit ediliyorsa, şehrinize dışardan yatırım yapmak isteyen yatırımcılarında o kadar gözdesi oluyorsunuz.Bu manada Kırıkkale Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesince düzenlenen son operasyonda ( Çek senet tahsilatı ve uyuşturucu satma ) suçlarından dolayı 44 kişiyi yakalamış olmalarından dolayı ve yine son bir iki yıldır adını bu tür başarılı operasyonlarla duyuran ve son derece başarılı çalışmalara imza atan Kırıkkale Emniyet Müdürlüğünü müdüründen polis memuruna kadar hepsini kutluyor ve bir vatandaş olarak teşekkür ediyorum.
POLİS MESLEK YÜKSEK OKULU
Diyeceksinizki Polis Meslek Yüksek Okulu açılalı çok oldu.Evet ama bu okul mensubu öğrencilerini tatil günlerinde bu şehrin sokaklarında görmek bir Kırıkkaleli olarak bu okulun bu şehre artı bir değer katması açısından,Kırıkkaleye bazı zenginlikler kazandırıyor olması açısından çok önemli gördüğüm için şimdi tekrar yazma gereği duydum .Bu okuldan dolayı başta İçişleri Bakanımıza, Emniyet Genel Müdürümüze, Valimize, Milletvekillerimiz; Vahit Erdem,Mustafa Özbayrak ve Turan Kıratlı'ya ,Belediye Başkanımız Veli Korkmaz'a ve bu konuda katkı sağlamış herkese çok teşekkür ediyorum.Bu okulun Kırıkkaleye önümüzdeki yıllarda çok önemli katkılar sağlıyacağına inanıyorum.
SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ
Kırıkkalede 10-15 gün önce kurulma kararı çıkan Sağlık Bilimleri Fakültesininde yeterince basında irdelenmediği hissiyle bu okulun açılmış olması haberlerininde altının yeniden çizilmesi gerektiğine inanıyorum.Çünkü bazı yatırmların Kırıkkaleye yansımasını hemen görüp hissedemiyoruz.Kırıkkale Üniversitesi bünyesinde kurulan ve 10'cu fakülte olan Sağlık Bilimleri Fakültesinin Kırıkkalenin sağlıkçılar kadrosunu dahada zengin hale getireceğine inanıyor ve bu fakültenin kurulmasına emeği geçmiş siyasi ve idari kadroyuda sevgi ve saygıyla selamlıyor bir Kırıkkaleli olarak bu şehirin kalkınması için az yada çok bir çivi çakan herkese teşekkür ediyorum.

Yunus PEHLİVANLI

71kale.blogspot.com

19 Ocak 2009 Pazartesi

MKE-FİLİSTİN-KIBRIS-PKK-HERON

Bu günlerde binlerce masum Filistinli sivilin adeta bilgisayar oyunlarındaki sanal insanlarmış gibi toplu halde öldürülmesini sağlayan hedef belirleyici İnsansız Hava Aracı ve İsrail yapımı Heron uçaklarından bahsederek yazıya başlamak istiyorum.
İnternetten okuduğum kadarıyla; İnsansız Hava Aracı (İHA) Heron uçağının kanat açıklığı 16 metre ve 250 kilogramlık taşıma kapasitesine sahip.52 saat havada kalıp 30bin feet irtifada uçabiliyor ve 350 kilometre menzilde görev yapıyor.Aynı anda 6 hedefi izleyebilen bu uçaklar havadan istihbarat toplamanın yanı sıra; uçak,helikopter ve karadan ateşlenecek güdümlü füzeler için hedef aydınlatması yapabiliyor.
Türkiye 2008 Ekim ayında Heronlardan 10 tane satın almak üzere İsraille 183 milyon dolarlık uçak alım anlaşması yaptığı halde bunların ülkemize teslimi geciktiriliyor.Bu uçakların PKK ile mücadelede acilen kullanma ihtiyacı doğuncada bunlardan 3 tanesi kiralanıyor.Ve hepimizin televizyonlarda günlerce izlediği PKK hedeflerinin saptanması ve vurulma görüntüleride bu uçaklar marifetiyle sağlanıyor.
Bu uçaklardan Amerikan yapımı Hermes modellerininde bulunmasına rağmen, İsrail üretimi Heronlar daha çok tutulduğundan bu insansız hava araçları bir çok ülkenin tepesinde günlerce gezinerek o ülkelerin çok stratejik bilgilerini topladığı belirtiliyor.
Sanırım yazının başlığına neden MKE diyerek başladığım anlaşılmıştır.Bu gün İsrailin Filistinde yaptığı katliama rağmen tüm dünya kamuoyunun bu katliamı sadece izlemekle yetinmesinden sonra başta kendim olmak üzere tüm Türk halkı olarak anladığımız şudur diye düşünüyorum :" Uluslararası arenada haklıysanız güçlü değil, güçlüyseniz haklısınız." Burdaki güçten kastım para gücü değil sadece.Bugün para gücü petrolden dolayı Arabistan'da,Kuveyt' te,Katar'da,Bahreyn'de de var.Ama adeta aptalca, ahmakça, uyuşmuş kendi iç dünyalarında çaldıkları gırnata, zil ve tef seslerinden müslüman kardeşlerinin katliam çığlıklarını bile duymayacak kadar sağırlaşmış, basiretleri bağlanmış insancıklar topluluğu haline gelmişler.
Benim kastettiğim güç Heron uçaklarını,Hermes uçaklarını,Lazer güdümlü füzeleri,Nükleer başlıklı füzeleri, Apaçi helikopterleri ve M60 tankı gibi savunma ve taaruz amaçlı silahları üretebilme yada bunlara sahip olabilme gücüdür. Bugün bir avuç İsraili dünyada bu kadar güçlü kılan yada güçlü gösteren bu ve buna benzer silahlardır.
Sokaklarda İsrail bayrakları yakmak tepkinin çok zayıf bir türüdür.
Dün çok haklı davamızda Kıbrıs Harekatında bize silah ambargosu koyanları,önce silahı satıp sonra bunu PKK'ya karşı kullanamazsınız diye engellemeye çalışanları,130 milyondolarlık uçak alım bağlantısı yapıldığı halde PKK ile mücadelemiz için dahi Heron'ları bize teslim etmeyen İsraili gözönünde bulundurup MKE'nin TUSAŞ'ın, ASELSAN'ın şahlandırılabilmesi için gerekirse gece-gündüz bedava çalışarak,buralara AR-GE için daha çok kaynak aktarılarak var gücümüzü vermeliyiz.Neden ?...Çünkü :Filistin…Irak…Afganistan…Suriye…İran…bize çok uzak değil. Oraya düşen füzelerin bombaların yarın bizim tepemize düşmeme garantisi yok.
Unutmayalım ki Amerika Irakın 3 parçaya bölünmesi planlarını taa 1972 yılında belirlemişti.Diyeceksiniz ki Türkiye çok büyük ülke.Eyvallah…ancak büyüklük sözle olmuyor.Ordunuzun envanterinde ne kadar güçlü ve caydırıcı savunma ve taaruz silahınız varsa o kadar güçlü oluyorsunuz.Gerisi fasa-fiso.

Yunus PEHLİVANLI
71kale.blogspot.com

12 Ocak 2009 Pazartesi

SİSTEM LİDERLİĞİNİN ÖNEMİ ( 2 )

Birinci yazıda Sistem Lideri nedir diye giriş yaparak yazıya başlamıştık ama o yazıyı okumamış olanlar için kısaca tekrarlayalım. Bir partinin,sendikanın,belediyenin,derneğin,şirketin veya holdingin yöneticisi,başkanı olan kişi, başında bulunduğu organizasyonu, kurumu, Karizmatik Lider olarak değilde Sistem Lideri olarak yönetiyorsa o parti, o sendika,o belediye veya holding daha verimli olarak yönetiliyor ve daha uzun ömürlü olacak demektir.
Lider; başında bulunduğu kurumu, karizmasıyla Karizmatik Lider olarak yönetiyorsa ve lider emekli olduğu zaman,öldüğü yada seçimi kaybettiği zaman kurduğu partisi,sendikası,belediyesi veya holdingi çöküyorsa, sistem çöküyorsa
bu sistemin sağlıklı olmadığından bahsetmiş ve Siyasi Uzmanlar tarafından lider ve lider adaylarına, Sistem Liderliği adını verdikleri yöntemi önerdiklerinden bahsetmiştik.Ve Sistem Liderliğinin 11 tane özelliğinden birisi olan –Açıklık- özelliğinden örnekler sunmuştuk.
Gelelim ikinci maddeye yani -Mücadele Ruhu’na-.Lider; hücrelerine kadar yılmak, yorulmak bilmeyen bir mücadele ruhuna sahip olmalı.Bir salonda çeşitli kurum ve kuruluşların yönetici ve başkanlarından oluşan 10 kişiyi topluyorlar ve soruyorlar: “Ölmüş olsanız ve öbür dünyadan bu dünyaya tekrar gelmenize müsaade edilse ancak bu dünyaya meyve yada sebze olarak gelmenize müsaade edilse ne olmayı isterdiniz ?” Mücadele ruhu taşıyan bir liderin verdiği cevap şudur:”Domates olarak dünyaya gelmeyi isterdim.Çünkü üzerime basıp beni ezseler bile hayatıma salça olarak devam edebilirim” der.
Mücadele Ruhunu temsil eden başka bir örnek. Amerikada otoban üzerinde bir lokantada aşçı olarak çalışan Albay Sendırs lakaplı bir işçi vardır.Önceleri işleri çok iyi olan bu lokantanın yeni bir otoban açılınca işleri bozulur ve lokanta kapanınca Albay Sendırs’ta işsiz kalır.Bu aşçının en iyi bildiği yemek ise ( Chikken) diye bilinen bir tavuk yemeğidir.En iyi bu yemeği yaptığı için bunun tarifini lokantalara satarak para kazanmayı düşünür.Ve elinde yemek tarifiyle Amerikadaki lokantaları gezmeye başlar.
İlk gün 100 tane lokantayı gezer.Ancak bu tarifini almaya kimse yanaşmaz.Bıkmaz usanmaz ve hırsla ertesi günlerde de 200 lokantaya daha bu yemek tarifini satmaya çalışır ancak nafile.
Durmak Yok Yola Devam diyen Albay Sendırs yaklaşık bir ay içinde 800-900 lokantayı gezer ama cevaplar olumsuzdur.Ve bir gün gittiği restorantların birinde 1009’uncu restorantta evet 1009’UNCU RESTORANT'TA iş bağlantısını yapar.Restorant sahibi ,”Yemek tarifini önce deneyelim başarılı olursa satın alırım “ şartıyla satın alır.Ve yemek müthiş ilgi görür.Bu ilgi üzerine Amerikada lokantalar zinciri ve bayiilikler zinciri oluştururlar.Aşçı Sendırs Mücadele Ruhu sayesinde çok zengin olmuştur.
Evet…siyasetle uğraşanlar yada hedefi siyaset olanlar hedefinizi gerçekleştirmek için bu aşçının yaptığı gibi hedefinize ulaşmak için 1009 kere deneyerek gayret gösterme hırsını ve Mücadele Ruhunu içinizde taşıdığınızı düşünüyorsanız mutlaka mesafe katedeceksiniz demektir.Ve siz Sistem Lideri olma yönünde 11 kuraldan birini hayata geçirmeye başlamışsınız demektir.

Yunus PEHLİVANLI
71kale.blogspot.com

10 Ocak 2009 Cumartesi

SİSTEM LİDERLİĞİNİN ÖNEMİ (1)

Diyeceksinizki bu sistem liderliği ne menem bir şey ki buna önem verelim.Ya da liderimiz sistem lideri olsa ne olur karizmatik lider olsa ne olur ?.
Kurumsal İletişim Koordinatörü Nebi Acar liderleri sınıflandırırken;1) Karizmatik Liderler 2) Sistem Liderleri diye ikiye ayırıyor.
“ Kitlelerin başına geçmiş bir lideri her hangi bir şekilde geriye çektiğiniz zaman kurulu sistem çöküyorsa burada sistem Karizmatik Liderin üzerine tesis edilmiştir” diyen Nebi Acar , bu şekilde kurulmuş sistemin sağlıklı olmayacağını uzun ömürlü olmayacağını savunuyor.
“Kurduğunuz organizasyonun,kurduğunuz partinizin, sendikanızın veya şirketinizin uzun ömürlü ve başarılı olmasını istiyorsanız Sistem Liderliğini uygulamanız gerekir” diyen Acar; Sistem Liderliğinin 11 tane özelliği olduğunu ve bunun birinci maddesinin (Açıklık) olduğunu ifade ediyor.
Açıklık maddesinin açılımı ise şöyle : Örneğin siz bir partinin genel başkanısınız,şirket patronusunuz,sendika başkanı yada bir partinin il- ilçe başkanısınız.Üyeleriniz, personeliniz veya bir ekibiniz var. Siz lider olarak onların fikirlerine,önerilerine,eleştirilerine açık olmalısınız.Onlarla her zaman iletişime açık olmalısınız.Ve değişime açık olmalısınız.Açık olduğunuz zaman
ne faydası olacak peki ?.İşte size iki örnek:
Tofaş Genel Müdürü işçi,kalfa,usta ve tüm mühendislerini toplayarak;” Ben sizlere inanıyor ve güveniyorum.Sizlerin görüş ve düşüncelerinizede son derece önem veriyorum.Sizlerden bu şirkette nasıl tasarruf sağlıyabileceğimiz yönünde yada ürettiğimiz ürünlerde ne gibi değişiklikler yada yenilikler yapabileceğimiz yönünde önerilerinizi bekliyorum” der.Ve bunun üzerine Tofaş çalışanlarından bir yılda 10 bine yakın öneri gelir.Şirket yöneticileri bu öneri ve teklifleri eleyerek 5-6 tane teklif ve önerinin uygulanabilir olduğuna karar verirler. Çalışanlardan gelen bu öneriyi uyguladıklarında Tofaş bir yılda tam (5milyon dolar) tasarruf sağlar.
Bir başka örnek: Opel firmasının Genel Müdürü tüm çalışanlarına” Ürettiğimiz arabalarda öyle bir parçayı sökelim ki arabaya hiç zararı olmasın,ama bizede tasarruf sağlasın.Bize bu konuda bir öneri sunacak var mı ?”diye sorar.Bir Türk mühendis derki ”Firmamızın ürettiği arabaların hepsinde arabaların dört bir yanında oturduğunuz yerde elinizle tavana tutunmak için birer kolçak bulunuyor.Bu kolçaktan şoförün oturduğu yerin sol tavanındada var.Ben hiçbir şoförün sol eliyle tavana tutunup bir tek sağ koluyla direksiyon tuttuğunu görmedim” der. Ve bu kolçağın sökülebileceğini söyler.Öneri Opel yetkililerine çok mantıklı gelir.Sol tavandaki kolçaklar sökülür.Bu kolçakların tanesi şirkete bir dolara malolmaktadır ve Opel bir yılda (3 milyon dolar) kar elde eder.
Evet Sistem Liderliğinin 11özelliğinden sadece biri olan (Açıklık) özelliğini kullandığınızda sağlıyacağınız kazancı iki tane gerçek olayla zihinlerinizde somutlaştırmaya çalıştım.Bu özelliği siz-biz gelin siyasette kullanalım bakalım kazancımız ne olacak ? Bu konuyla ilgili başka bir özelliği sizlerle paylaşmaya öbür yazıda devam edeceğim.

Yunus PEHLİVANLI
71kale.blogspot.com

5 Ocak 2009 Pazartesi

ADAYLAR- TEMAYÜL- ANKETLER VE TEŞKİLATLARIN ÖNEMİ

Bu yazının yayımlandığı gün veya bir sonraki gün Kırıkkale Belediye başkan adayı ile İlçelerin Belediye başkan adaylarının açıklanacağını tahmin ediyorum.Ak Partiden aday olmayı düşünen aday adaylarının ve onları destekleyen insanların yanlış anlamamaları için böyle bir yazı yazmayı özellikle geciktirdim.
Şu geçtiğimiz 15-20 günlük süreçte aday adayları Belediye başkanı adayı olabilmek için Teşkilatların aslında ne kadar önemli olduğunu ve adayın belirlenmesi konusunda teşkilatların görüş ve tavırlarının küçümsenmemesi gerektiğini anladılar sanıyorum.
Teşkilatlarının kapısının nerden açıldığını bile bilmeyen (bazı adaylar) önce teşkilatın kapısını öğrendiler.Sonra başkanlarıyla tanıştılar.Sonrada ellerine aldıkları isim listelerinden teşkilat üyelerini ya telefonla arayarak yada bizzat ziyaret ederek üyelerle tanışma zahmetinde bulundular.
Ve anketler devreye girdi.Zaten ne olduysa bu anketlerin devreye girmesiyle oldu.Yüzdesi şu olmuş yada bu olmuş onu burada tekrarlamak istemiyorum,ancak aday adayları bir anketin nelere kadir olduğunu bu süreçte gördüler ve yaşadılar.Anket sonucu kendilerini direkt yada dolaylı etkileyen her aday adayının şu yaşadıkları süreçten son derece önemli dersler çıkardığına inanıyorum.
İki seneden beri partinin yönetim kurulunda bulunmuş birisi olarak aday adayı olmak için kolları sıvamış bazı adaylarda gördüğüm en büyük eksiklik ise;
Vatandaş X yerine başkan adayı olmak için niyetlenmiş ve adaylık müraacatında bulunmuş.İyi güzel.Sizi teşkilat tanıyormu ? Hayır. Sizi kamuoyu tanıyormu ? Hayır.Sizi kamuoyuna kısa zamanda tanıtabilecek yerel basın tanıyormu ? Hayır. Ayakları yere basan projeleriniz varmı ? Maalesef bir kısım adayımız içinde bu soruyada verilecek cevap hayır. Veya… projeleriniz var ise bunları en başta Teşkilat mensuplarına iyi anlattınızmı? Hayır…Pekii temayül yoklamasında ne işin var kardeşim ?
Bir başkan aday adayı için yaklaşık 150-200 teşkilat mensubunun oy kullandığı ve yaklaşık 600-700 kişinin temayülü belirlemek için toplandığı o salonda kaç kişiye ulaşabilirsin ve kaç kişiye kendini yeterince tanıtabilirsin ?
Yani kısacası bir yere aday olmayı hedefine koymuşsan; yukarıda saydıklarımı sırasıyla yapmak için niye son günlere kadar bekledin? Spor olsun diye eğer aday adayı olmadıysan şayet, siyasi yarışın uzun soluklu, yılmadan usanmadan,ekiple,plan-projeyle,belli bir takvime yayılmış bir stratejiyle yapılması gerektiğini bilmen gerekirdi diye düşünüyorum.
Yinede aday adayları adına bu girişimlerinin eksiğiyle-fazlasıyla kendilerine bir deneyim kazandırmış olabileceğini düşünüyorum.Sonucun aday adaylarına ve şehrimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Yunus PEHLİVANLI
71kale.blogspot.com

2 Ocak 2009 Cuma

SİYASİ TERCİHİNİZ SİZİN AYNANIZDIR

1968’de ilkokula gittiğim yıllarda şunları hatırlıyorum.Okullarda çocuklara beslenme amaçlı dağıtılan Amerikan süttozu ve poğçalarını.Yine okullarda ailelere yardım amaçlı dağıtılan Vita yağlarını,bayram törenlerinde geçitlere katılan ülkemize hibe edilmiş NATO’nun eski askeri araçlarını,6-7-8 numaralı gaz lambalarını, o günün bakkallarının vitrinini süsleyen 3-5 kalıp sabun paketini,tereklerde filtresiz birinci sigaraları,tezgah önünde şeker çuvalı,yarma,buğday,nohut,fasulye çuvalları,tenekelerde kilo ile satılan gül reçeli,ispirto şişeleri,ve gazyağı varilini hatırlıyorum.
Ve evlerin olmazsa olmazı büyük bir çabayla yakılabilen gürültülü gazocaklarını hatırlıyorum.Evlerin en büyük ajans dinleme aracı lambalı radyoları.Çok nadir evlerde ,gelir durumu çok iyi ailelerin evlerinde bulunan ve şehirin santralinden bağlantı kurulabilen telefon denen aleti hatırlıyorum.
Asfalt yolların çok nadir bulunduğu ve yolları çamur deryası olan bir Kırıkkale silüetini hatırlıyorum.Elbette hatırladığım daha başka şeylerde var ancak listeyi çok uzatmak istemiyorum.
Bu saydıklarım 40 sene öncekinin manzarası.2009 yılına 1968 yılından bakınca Türkiyenin, doğal olarakta Kırıkkalenin, çok mesafe katettiğini
söyleyebilirim.
Bunları niye hatırlatma ihtiyacı duydum.Çünkü bizler o şartlardan bugüne geldik.Elbette yaşı bizlerden daha büyük insanlar yukarıdaki şartlardan daha ağırlarını yaşayarak ,yokluklarla ,birçok zorlukla, hatta kıtlık dönemlerini yaşayarak bu döneme geldiler.Niyetim Polyannacılık oynamak değil ancak yaşadığımız yüzyıl birçok imkanı ve kolaylığı bünyesinde barındıran bir yüzyıl.
İşte bizleri bu imkanlarla ve nimetlerle buluşturmada siyasetin ve siyasetçilerin emeğini vurgulayabilmek için yukarıdaki manzarayı size hatırlatma gereği duydum. 1950’li 1960’lı yıllardan itibaren ne kadar siyasi parti gelip geçmişse bu ülkeden, hepsininde az yada çok insanımızın refah düzeyinin yükseltilmesi için katkısı olmuştur diye düşünüyorum.
Zaman zaman medya organlarında siyaset ve siyasetçiler hep eleştiriye maruz kalmışlardır.Hatta hakarete maruz kalmışlardır.Buda sanıyorum siyasetin iki yönünden kaynaklanmaktadır.Siyaset iki yüzü keskin bir kılıç gibidir.Kılıcın bir yanıyla tüm insanları kucaklayan bir yapı, diğer yüzüyle toplumu kullanan hatta topluma zarar verebileceğiniz iki yüzlü bir kılıç.Yani siyaset ve onun size verdiği güç.Siyasete talip olanlar siyasetin şu yönünüde hiç unutmamalılar. Bir gün öncesinde halk sizleri göklere çıkarırken, birgün sonrasında, bir başka icraatınızdan dolayı halkın sizi siyaseten idam edebildiği vefasız bir meslek dalı
Diyelimki belediye başkanı yada milletvekili oldunuz bu andan itibaren elinizdeki siyasi güçle insanların hayatını abad edebilirsiniz yada siyasetle insanlara zulmedebilirsiniz.Bu anlamda siyasete talip olanlar hedefini iyi belirleyerek neye talip olduğunu iyi bilmelidir.
Oy verdiğimiz siyasetçiler : ”Vergi adı altında, zenginden alıp fakire verebilirler.Yada fakirden alıp zengine verebilirler.Eğer hükümetin arkasında halk varsa vergi ona göre alınır ve dağıtılır.Eğer hükümetin arkasında azınlık bir güç ve bazı lobiler varsa bu seferde vergi ona göre alınır ve dağıtılır .Yine belediye başkanlarıda güç aldıkları kesimler kim ise hizmetlerini ve diyetlerini o kesimlere öderler.İktidara halkın özü ve özeti yansır. ”
Hükümetleride belediyeleride başkanlarıda bizim oylarımız belirlediğine göre, iktidar bizim aynamız olduğuna göre;” Gelin hep beraber aynaya yeniden güzel bir adayın ve partinin ışığını yansıtalım.”

Yunus Pehlivanlı
71kale.blogspot.com